suçluluk-bağlılık-gidişler-kopuşlar-kalkanlar

Şuçluluk nemenem birşeydir, nereden gelir, nereye gider, neden acıtır, neden güçlendirir? Çok derinde çookk, aslında bambaşka şekillerde hepimizin hayatında. Öyle başladık hayata, ana-baba ne verdiyse onu yedik, ne verdiyse onu giydik, sus deyince susup gel-git-otur-kalk-okula git-ödevini yap-çalış-kapıyı kimseye açma-eve gel-akşam ne zaman gelirsin-nereye gidersin-kiminlesin-ne yapıyorsun derken derken sürekli kopamayan bir bağ. Dışarı attığın her adımda gelen her yorum tokat gibi. Önce kuşanıyorsun kalkanları, sonra cevaplar geliyor. Belki hiçbir art niyet yok soruda, sözde ama öyle birşey işlemiş  ki içine önce kuşanman gerekiyor sanki, onun istemediği birşeyse yaptığın, sana söylenmeden attıysan bir adım, o dünyanın dışındaysan hele, ona karşıysan o suçlulukla yaşayacaksın. Onu kabul edebildiğin noktada, artık sen varsın, ona rağmen değil onunla birlikte. Adım atarsın artık, gider yol bir yere. Belki artık elinden tutan biri yok, belki mesafe giderek artıyor, geriye bakıyorsun küçülüyor taa geride bıraktıkların giderek. Çok mu acıyor, bilmiyorsun, belki görmüyorsun ya artık yok gibi. Çok derinde çookk, aslında bambaşka şekillerde hepimizin hayatında. Belki başka birine baktığında, belki başka bir sözünde, belki işinde gücünde, belki evindeki oturuşunda, bambaşka şekillerde bir yerde acıtıyor, neyle kapatmaya çalışırsan çalış, orada, o çok derinde karşı attığın her adımın acısı ya da zamanında ona doğru attığın…