çocuk pozuna dönüş, yeni bir fark ediş…

Tabi ki uzun yıllardır deneyimlediğim mucizeler sayesinde bugün bu işin içindeyim ancak her yeni farkındalıkta (benim için mucize) tekrar tekrar şaşkınlıktan kendimi alamıyorum. Durum çözümlendiği için mi, onu fark ettiğim için mi ya da yeni bir kapı açıldığı için mi bilmiyorum ama bu karmaşık genişleme ve ferahlama hali ile şaşkınlık arasında hep kalıyorum.

Bugün eşli meditasyon deneyimimde yine bedenimde kalıp acılı, mutlu, karıncalı, bazen de sadece sakin yerlerimi hissetmek ve keşfetmek üzere arkadaşımla bir yolculuğa çıktım. Travma çözücü bir meditasyonu birbirimiz üzerinde uyguladık.

Uzun zamandır üst sırtımdaki bir ağrıyla yaşıyorum. Tabi ki sırtın da kendini sana sürekli hatırlatmasının bir sebebi var. Ne olduğu mühim değil ve asıl konum aslında bu sebep de değil. Neyse arkadaşım ilk olarak “Ne hissediyosun?” deyince istemsizce ilk aklıma gelen ve bedenimde n egüçlü hissetiğim his de bu acıydı ve ondan bahsettim. İşte süreçte bedenimin farklı farklı yerlerinde neler hissettiğimi konuştuk durduk. Amacımız tabi o anda hissettiğimiz şeyleri hissetmek ve kabul etmek.

Dilimle kabul ettiğimi söylesem de içimden gelerek söylemiyordum. Arkadaşım da bunun farkında beni farklı yerlere götürse de arada buraya döndü ve sordu “Bu hissini kabul ediyor musun?” Kabul ettiğimi söylediğim şey bu hisse bile aslında fark ettiğim karşıma çıkan olumsuz durumları “kabul ettiğimi” sanırken “görmezden geldiğim” oldu. Hepsini bedenimdeki bir yere hapsedip aslında içten içe beni yiyip bitirdiğini nasıl da görmemişim. Bunu anlayınca da (dersin ilerleyen saatlerinde) bir de baktım ağrı mağrı yok, puff! O yıllardır benimle olan hatta bazen sadece onunla yaşadığım ve hem sebeplerini hem kendisini görmezden geldiğim acı, o çok güçlü acı artık benimle değildi.

Kendimin bu kadar içine girmek beni biraz rahatsız etmiş olacak ki artık dış dünyadan kendimi koparıp çocuk pozunda olmak ve orda uzuuunnn uzuuun kalmak istiyordum.

*Bir şey daha; çocuk pozu bugüne kadar hiçbir zaman içinde rahat hissettiğim bir poz olmamıştı, içindeki anlam ve şifasına rağmen.

Şimdi ise orada olmak, o farkına vardığım hissi, gerçekliği yaşamak sadece onu yaşamak istiyordum. Dersin aralarında ve sonunda bir süre orada dinlendim. Hatta çok sevgili bir arkadaşım pozumu derinleştirdi ve daha da gevşedim, rahatladım. Nasıl bir yoğun hislenmedir, hissetmedir bu yarabbi (güzel anlamda güzel :))

Bugüne kadar zaten kabul etmenin inanılmaz özgürlüğünü hep hissettim ve her kabullenişte daha da özgürleştim. İşte bu sebeple, her günümün bir öncekinden daha güzel ve keyifli ve anlamlı olduğunu düşünüyorum. Ne kadar güzel ki hala yeni keşiflerim, yeni farkındalıklarım, yeni rahatlıklar ve yeni özgürlük alanlarım oluyor.

O zaman açılan bu kapılardan girmeli ve bakalım daha neleri çözeceğimizi keşfetmeli. Hissedilen acıların, keyifsizliklerin sebebini çözerken, hissedilen acayip mutlulukların da (yanaklarımda:)) içine girmeli ve onu hayatıma daha da yaymalı.

Ve her zaman “kabul etmeli”. Çünkü o, o anda bizimle, bizim için…