ağlamak…yıllar sonra…

Ağlamak güzel…Yıllar sonra. Gözlerim öyle unutmuş ki o yaştaki tuzu acıyor yaşlar akarken. Öyle bir acı ki sanki içimden çıkıyor acılar, en son yapabileceği gözümde var olmak ve oradan akıp gitmek.

Öyle bir acı ki ta ayak parmaklarımdan, bacaklarımın arkasından uzayıp geliyor, orada takılmış bir süredir, sıkışmış. Sanki birisi iki tarafından öyle çekmiş ki eskilerin ıslak çarşafı, nevresimi germesi vardır ya asmadan önce, öyle çekiştirince dökülmeye başlamış açılan boşluklardan.

Öyle bir acı ki, tuzlu tuzlu, çocukluğumdan. Ellerimi titretiyor, oralardan geliyor. Sanki bacaklarımdaki kaslar ellerime kollarıma kadar uzanıyor, uzanmak istediğim birş şey varmış ama o kaslar öyle kasılmış ki izin vermiyor ellerimi uzatmama. Onlar da öyle katılaşmış zamanla.

Şimdi öyle bir acıyla akıyor ki yaşlar gözlerimden bir taraftan bacaklarım, adım attıkça da ellerim titriyor, daha çok yaş akıyor. Artık acıtmıyor, sanki artık gözlerim parlıyor, onun için akıp gidiyor gözlerimden. Sanki ışıl ışıl artık hem gözlerim hem dünyam…

Çok korkuyorum, yaşlar akıp gitmeyince çok korkuyorum, sıkışıyor içimde, kalbimde, hissediyorum, sanki içindeki kan çekiliyor, katılaşıyor, bütün umutları, hayalleri de o kanla çekiliyor…

 

loving you, yourself / sevmek kendini, aslını

Lord did create you with love, he gave this value you to create. So, why cannot you love that one whom he valued and loved that much?

 

Yüce yaratıcı, Allah seni yaratmak için üşenmemiş, sana öyle değer vermiş ki seni yaratmış. Peki, O’nun bu kadar değer verdiğini, sevdiğini senin sevmemen neden?

 

il_570xN.327953492