Ermenistan’da Uluslararası Müzik Günü

Uluslararası Müzik Günü, 1982 yılında Fransa’da ortaya çıktı ve hızla tüm dünyaya yayıldı. 21 Haziran, yaz gündönümünde gerçekleşen “Dünya Müzik Günü” ya da “Fête de la Musique” diye de bilinen bu gün, müziği sokaklara taşıyarak, izleyicileri evlerinden çıkararak sanatla hayata karışmaya çağırıyor.

Bu yıl, Uluslararası Müzik Günü’nü, Music of Armenia tarafından hazırlanan, çeşitli yaş ve sosyal gruptan herkese hitap eden bir programla deneyimleme şansım oldu. Kuzey yarım kürenin en uzun günü, Erivan’da Ermeni müziği ve sanatıyla dolu doluydu.

Hovik Sahakyan şefliğinde gerçekleşen atölye çalışmasında çeşitli yaş gruplarından gençler Ermeni kültürüne özgü enstrümanlardan oluşan orkestralarıyla çalışırken hepsinin enstrümanla nasıl bir olduklarını görmek nefesimi kesiyordu. Geleneksel sanatları tasvir ederken romantizme kaymamak elimde değil. Sebebini bilmemekle beraber ve ister istemez öyle bir hale sokuyor beni. Çocuk ve gençlerin nasıl her şeyi ruhlarıyla yaptıklarını, o enerjiye nasıl hâkim olamadıklarını ve sınırların ötesinde hareketlerini biliyoruz. Sanatın her alanında olduğu gibi bir enstrüman çalarken, şarkıyı söylerken de çocuk ve gençlerin kendi karakterlerini açıkça yaşadıklarını görebiliyorduk. Belki de bu apaçık enerji, bütün Ermenistan-Gürcistan seyahatim boyunca her andan çok büyük öğreti ve beğeniyle geçmeme rağmen, beni her şeyden alıp sadece onların ritmine, sesine, ruhuna, varlığına çeken şeydi.

Atölye çalışmasının ardından Oshakan Kültür Merkezi Orkestrası konserini dinleyen şanslı izleyicilerden biri olarak, geleneksel Ermeni şarkılarına olan beğenimin tazelenmesi bir taraftan bugüne özel oluşturulmuş programın çok yönlü oluşunu belirtmek de önemli. Music of Armenia’nın hem gençlerin müzik becerilerini bu alandaki öncü bir müzisyen ve şefle birlikte deneyimlemelerine olanak sağlarken onlara sahne deneyimi de sunan ve böylece öğrenilen bilginin aktarılmasına alan açan bütünsel bir programı hayata geçirdi.

Silk Road Otel’in ev sahipliğinde ücretsiz olarak gerçekleşen atölye ve konserin ardından yer değiştirmek ve başka bir ruh haline bürünmek üzere The Loft’a geçince hafta ortasında bir tatil akşamı almak gibi (Erivan’da yaz akşamları çok sıcak günün ardından dışarıya çıkıp serinlemek ve dışarıda zaman geçirmek için harika zaman). Akşam konseri ile çemberi tamamlayan Music of Armenia’nın geleneksel müziği nasıl modern alanlara entegre edebildiği hem izleyici hem de sanat yöneticileri tarafından farkına varılması önemli bir düşünce ve uygulama örneği. Kelime anlamıyla geleneksel motifler, seçilen mekânın mimarisi, özellikle halı kullanımı ile oluşturulan alan, programın anlamına özel kostüm ve objeler, geleneksel ve modern enstrüman ve müzikleri güncel formların içinde çok uyumlu bir şekilde hayatımıza katıyor olmak sanat aracılığıyla hayatın aslında her zaman eskiyle yeninin bir arada nasıl uyum içinde olabileceğinin bir göstergesi niteliğinde.

* Müge Olacak’ın Ermenistan ziyareti, Music of Armenia daveti ve Hrant Dink Vakfı Türkiye-Ermenistan Seyahat Fonu desteğiyle gerçekleşmiştir.

“Bu yorum ve deneyim yazısı, Haziran 2017’de Gaia Dergi’de yayınlanmıştır.”

bu tını ne ki böyle hep akıştasın?

bu şarkının melodisini çok özlemişim, neyse ki eski de olsa radyolarda çalan şarkılar var :)

sözlerinin anlamı falan değil de müzğinde bir şey var, bunu bir de hafif davul melodilerinde hissediyorum. Hiç bitmesin istiyorum…

İnsanın yerinde oturası gelmiyor ama öyle uçup kaçası geliyor da değil. Akış gibi; hem farkında, hem biraz meditatif, hala görüyorsun, duyuyorsun ama kalbin, zihnin başka bir dünyada…

Bu hisleri müzikteki hangi parça ya da enstrüman uyandırıyor, onun merakındayım işte. İnşallah bulacağım da derslerime geldiğinizde beraber akacağız bu tınılarla ;)

Dinlemek isteyenler için de buyrun videosu