Çocuğum, gözyaşım durmuyor…

Çocuklara olan hassasiyetim gelecek kaygıma mı delalettir acep? Hayata güvenmeyişime mi?

Masum bir çocuğa yaklaşırken, elim gider de dokunmak isterim ama öyle kıyamam ki emin olmadıkça onayında birakın yanağına minicik bir öpücük kondurmayı , elini bile tutamam, omzuna bile dokunamam.

Bir sabah çok erken saatte deniz kıyısna gittik. Ama nasıl bir deniz, pırıl pırıl, cam görse utanır. Giremedim, ayağımın parmağını bile sokamadım, bozulmasın diye.

Çocuk da o deniz gibi, aynı his. Onun temizliğine saflığına mı koruma isteğim? Ya da geçmişteki kirlilikleri başkaları yaşamasın, onlar hep pırıl pırıl kalsın diye mi?

Eyvah başladık yine sorulara. Olsun, çok sorayım da o zaman belki biri tutar da doğru soru olur, uzayda gezen cevabı gelir onu bulur.

Çocuğun gözyaşında niye kalbim paramparça olur? Çocuk dediğim bence 20lerine kadar çocuk işte herkes. İster bebek, ister liseye giden delikanlı, dayak yedi mi, orda ölmek isteyişim neden? Gelinlik giymiş küçücük kızları görünce ağlayışım, kadere boyun eğememekten mi? İsyandan mı?

Adaletine güveniyorum, oluşuna olduruşuna güveniyorum… Belki doğru soruyu sorarsam aanlarım, ya da anlamak istemiyorum, idrak ederim belki…Kalbimle…

Çocuk! Zaten kafası karışık, dünya diye bir yere gelmiş, curcuna. İçi öyle sakinken içinden kendinden uzaklaştıkça bulanıyor.

Çocuğu koruma arzum belki umuttandır. Hani belki onları bulandırmadan çocukluklarını yaşamalarına vesile olabilirsem belki gelecek de temiz olur.

Belki geçmişten, belki gelecekten, belki korkudan, belki umuttan, bugün yine bir çocuk görsem, dokunmaya kıyamam. Deli gibi sarılasım gelir beni de özüme yaklaştırsın, o pırıl pırıl huzurda süren yaşama ama dokunmaya, yok hatta bakmaya kıyamam. Göz yaşlarımı tutamam. Öyle kalsın diye… Sevgiyle…